Adaletin Bu Mu Dünya
Güvenemem servetime, malıma
Umudum yok bugün ile yarına
Toprak beni de basacak bağrına
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya
Ne insanlar gelip geçti kapından
Memnun gelip giden var mı yolundan
Kimi fakir kimi ayrılmış yarinden
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya
Kimi Mecnun gibi dağda dolaşır
Kimisi de ölüm yok gibi çalışır
Kimi meteliksiz kimi milyonlara karışır
Adaletin bu mu dünya
Ne yar verdin ne mal dünya
Kötülerinsin sen dünya
İyileri öldüren dünya
Yıkılıyor Odalar
Düpedüz sevmiyorum dedi
Bu kadar mı kolaydı
Dilinden çıkan bütün sözler beni kahretti
Olmayacak bir duaymış, boşuna geçmiş yıllar
Hoşça kal bile demeden beni terk etti
Yıkılıyor odalar
Her yanım taş duvar
Ne kaldı sanki elinde
Kocaman boşluklar
Durduramadım, gitti yarım
Perişanım gece gece
Ömrümden ömür çaldı
Kaldı sevdalık
Artık bir yokum bir varım
Ne ölürüm ne de yaşarım
Dilim lal, gözüm karanlık
Ooooofff… Karanlık…
Senin İçin Değer
Görür görmez yeşerdi tüm umutlarım
Henüz hazır değilse kalbin, anlarım
Yetim bir yalnızlık içinde kor gibi geçer zaman
Senin olmadığın her an
Rüyalarımda özlemin, hayallerimde nefesin
Bekliyor kalbim, inan
Her mevsim bu hasretin hazin hikayesi
Yalansız gönlümle sabır taşı, içi keder
Masal değil vadettiğim bir aşk efsanesi
Neyim varsa al götür, senin için değer
Bu Dünya Yalan Dünya
Bu dünya yalan dünya, yalan yalan yalan dünya
Bu dünya yalan dünya, yalan yalan yalan dünya
Mecnun Leyla’ya vurulmuş
Kerem Aslı’ya kul olmuş
Ferhat Şirin’le yoğrulmuş
Arzu’yu Kamber’e vereydin ya
Yalan yalan yalan dünya
Kimisini ağlatırsın
Kimisini güldürürsün
Genç yaşlarda öldürürsün
Ölüme çare bulaydın ya
Yalan, yalan, yalan dünya
Dağların var yüce yüce
Yaylaların koca koca
Yalan dünya uçtan uca
Sulh içinde olaydın ya
Yalan, yalan, yalan dünya
Kimisini ağlatırsın
Kimisini güldürürsün
Genç yaşlarda öldürürsün
Ölüme çare bulaydın ya
Yalan, yalan, yalan dünya
Biraz umut vermedin ki
Zalımı yere sermedin ki
Haktan yana olmadın ki
Yüzünü garibe döneydin ya
Yalan, yalan, yalan dünya
Bu dünya yalan dünya, yalan yalan yalan dünya
Bu dünya yalan dünya, yalan yalan yalan dünya
Selam ve Sevgiler (Şiir)
Ne uzak söyleceklerim, ne de yakın
Ortasında yazıyorum sana hayatın
Nereden başlasam diyecek yaşa gelmedim ama
Nerede kalmıştık diyeceğim yaşı çoktan geçmişim
İnandıklarımı sol cebime, hayallerimi avucumun içine sıkıştırmışım
Son baharın kokusu çoktan gitmiş üzerimden
Ne muhabbetin tadı kalmış sofrada ne de sakinin rakısı
Koy saki koy, koyda zengin gözüksün masamız
Bu gece mühim anlatacaklarımız, anlatırız anlatırız
Sana Ortaköy sahilden yazıyorum bu yazıyı
Kış ortasında yaz bekleyen çocuklar gibiyim
Sırtımı bir ağaca dayadım köprüye bayrak oldum
Bana İstanbulu anlatma, ben zaten İstanbul’um
O işler öyle olmuyor işte, yol göründü mü tutana aşk olsun
İlla yaşayacağız bi çetrefil, dalga dümen
Ya biri vuracak tekmeyi, ya da sen tepetakla düşecen
Kaldıranın varsa ne ala, yoksa vay haline gün geçmez bu gurbet ellerde
Yol demişken aklıma geldi de 96 model Doğan SlX de ezberledim ben o şarkıları
Babamın aldığı Mahsuni kasetleriyle geçti yolculuklarımız
Bozulan kasedi kalemle düzelten çocukluğuz biz
O yüzden içimizde kaldı Müslüm babanın yazdıkları
Kimse farkında değil olanların, kimse
İlerde hatırlayınca işte bu, babamın bana tek mirası
İlk şarkı söylediğim gün geldi aklıma Ankara konur sokakta
Küçük kafeler vardı orda, çıkar şarkı söyler yazları harçlık yapardık kendimize
İnsanlar sevince okul zamanı, hafta sonları da girdi işin içine
Yaz deyince kışları Muğla sıcak mıdır acaba demiştim bir arkadaşa
O da bana Bodrum Muğla’da değil miydi la demişti
Okulu kazanınca öğrendik Bodrum Muğla’ya 1 saatmiş
O arkadaşa selam söyleyin bura en çok yağmur yağan ikinci memleketmiş
Hayaller suya düştü yine nene burada iş vermedi kimse bize
Açta kalmadık ama doyuramadık gönlümüzden geçenleri
O vakit sokaklar çağırdı beni sınırsızlık derler Muğla’da sahne ettik kendimize
İş çıkarma başımıza demeden doldu taştı millet yol değişti, kış geldi
Ankara’dan bir haber, gitme vakti geldi Muğla selam ve sevgiler
Birini toprağa verince kaybettiğini anlamıyorsun bence
Mezarına gitmek gelmiyor içinden inandığın gibi oluyor her şey
O kömürlükte gözleme yapıp sakızını yemenisine koyan kadın olarak kalıyor sende
Canım yanarken yaktığın ağıtlar kulağımdan gitmiyor nene
Torunun her gün şarkılar söylüyor bize
Sana Ortaköy sahilden yazıyorum bu yazıyı
Ne uzak söylediklerim, nede yakın
Ortasında yazıyorum sana hayatın
İnandıklarımı sol cebime, hayallerimi avucumun içine sıkıştırmışım
Bir ara hatırlatta konuşalım bu kadar değildi anlatacaklarım
Asi ve Mavi
Bugün kederliyim, beterim bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak, taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor
Oysa ben senden neler neler isterdim
Senli sevdalarda doğmak isterdim
Sabahlar isterdim asi ve mavi
Büyüsün isterdim ışığın rengi
Ama gel gör ki kötüyüm bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak, taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor
Yumma gözlerini uyuma bugün
Bütün gölgeler akşam oluyor
Üşüyor yaprak, dallar üşüyor
Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor
(İçimde kış gibi bir mevsim üşüyor)
Yine Aylardan Kasım
Bir teselli ver
Kırılan gururuma
Bir tebessüm et
Unutursun zamanla
Yine dalmışım, aynada yüzüm ağlar
Yine dalmışım, elimde fotoğraflar
Yine aylardan kasım
Sanki sende kaldı bir yarım
Her nefesim her anım
Sanadır canım
Şifa İstemem Balından
Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın
Gece gündüz bu hizmetin
Şefaatin, kerametin
Senin olsun o sohbetin
Yeter huzurum gitmesin
Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem metheylediğin
Yeter arkamdan atmasın
Kolay mı gerçeği görmek
Dost bağından güller dermek
Orda kalsın değer vermek
Yeter ucuza satmasın
Sonu yoktur bu virdimin
Dermanı yoktur derdimin
İstemem ilaç yardımın
Yeter yakamdan tutmasın
Nesimi’yim vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın
Al Gözümden Yaşları / Gün Gelir
Yarim, gezdiğin yola bakarım uzun uzun
Gözlerim doldu yine, aklıma geldi yüzün, oy
Al gözümden yaşları, gün gelir kurutursun
Yaz bunu bir kenara, gidersen unutursun
Limanın gemileri demir aldı gidecek
Benim gözyaşlarımı kim gördü, kim bilecek, oy
Uçun Kuşlar Uçun İzmir'e Doğru (Akustik)
Asker ettiler beni, kıdemli çavuş
Gurbet çöllerinde oldum bir baykuş
Anadan, babadan, yardan bir haber yokmuş
Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru
Güverteye çıktım, uzandım yattım
Komutan gelince selama kalktım
Anayı, babayı, yârı sılaya attım
Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru
Evimizin önü duttur geçilmez
Bağımızda gazel sıktır seçilmez
Bir ben ölmeyinen ordu bozulmaz
Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru
Sonunu Sorma
Belki bir hafif tebessümle dalarsın uzaklara
Belki de naifçe bir hisle düşerdin tuzaklara
Ne yazık ki böyle bu, zarar ziyan kayıplarla
Yine de çoğu zaman güzel hatırlanan bir an
Yaşatan bizi inan
Üzülme
Devam et
Vur kadehi duvara
İnandığım o sevda yoktu aslında
Yenildin zannetme bu aşk masalına
Bu defa sonunu sorma
Yaz Gazeteci Yaz
Aman gazeteci gel bizim köye
Bizim halları da yaz
Şehirde ojeli parmakları yazma
Bir de bizim köyde nasırlanmış elleri de…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Bankada parası olan kulları yazma
Onlara aldanıp yolundan azma
Şehirden asfalt geçmeyen yolları yazma
Bir de bizim köyden eşek geçmeyen yolları da…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Şöhretten bunalmış dilleri yazma
Kendi bahçendeki gülleri yazma
Haksız yere genç öldüren elleri yazma
Doğuda doktorsuz ölen kulları da…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Almanya’da çalışan elleri yazma
Libya’ya gidecek olanlara şaşma
Evi barkı yıkılanları yazma
Bir de Türkiye’de dul kalan kulları da…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Bak Yine Bahar Geldi
Bak yine bahar geldi, sol yanımda bir hüzün
Dalları çiçek bastı ben hala yitik solgun
Ah gönül deli gönül, fayda etmez isyanın
Gitti yar geri gelmez, sonu yok bu figanın
Gün senle başlar, senle biter eyvah
Beterim yine bu gece, yanmışım vallah
Ağular bal olmuş, dolmuş kadehte
İçerim yine bu gece sensiz halime
Gözlerinin gecesinde dalardım en derine
Kaybolurdum her nefeste, ellerin ellerimde
Ah gönül deli gönül, fayda etmez isyanın
Gitti yar geri gelmez, sonu yok bu figanın
Gün senle başlar, senle biter eyvah
Beterim yine bu gece, yanmışım vallah
Ağular bal olmuş, dolmuş kadehte
İçerim yine bu gece sensiz halime
Ben Ne Biçim Serseriyim
Ben ne biçim serseriyim
Bir düzene giremedim
Gece sarhoş, gündüz sarhoş
İçmesini bilemedim
İster affet ister öldür
İster ağlat ister güldür
Yar gönlümde açan güldür
Dermesini bilemedim
Aramıza neden girdi
Uğursuz o kara kedi
Yar eliyle bade verdi
İçmesini bilemedim
İster affet ister öldür
İster ağlat ister güldür
Yar gönlümde açan güldür
Dermesini bilemedim
Bir Sevda Yangını
Aslında umurumda değil bu dünya
Ben senin uğruna cennetler yaktım
Nasıl yaptın diye sorduklarında
Bir sevda yangınında uyuyakaldım
Alem biliyor aklım başımda değil
Bu sevdanın uğruna en dibe battım
Allah biliyor günahın benimle değil
Çektiğim bu çileyi sen yarattın
Bir gün sen de benim için ağlayacak
Elbet karşımda diz çöküp yalvaracaksın
Bana yaptıklarını da hıçkırarak
Yüce Tanrı’ya bunu sen anlatacaksın
Erik Dalı (Uzun Versiyon)
Erik daIı gevrektir
Amanın basmaya geImez
Haydi basmaya gelmez
EIin kızı naziktir
El kızı naziktir
Amanın küsmeye geImez
Haydi küsmeye gelmez
EIIer oynasın eIIer
DiIIer kaynasın diIIer
EIIer ne derse desinIer
O diIIerini yesinIer
Armut dalı yüksektir
Amanın çıkmaya gelmez
Haydi çıkmaya gelmez
EIin oğlu yanıktır
El oğlu yanıktır
Amanın bakmaya gelmez
Haydi bakmaya gelmez
EIIer oynasın eIIer
DiIIer kaynasın diIIer
EIIer ne derse desinIer
O diIIerini yesinIer
Gülün dalı dikendir
Amanın tutmaya gelmez
Haydi tutmaya gelmez
El anası hoyrattır
Amanın çatmaya gelmez
Haydi çatmaya gelmez
EIIer oynasın eIIer
DiIIer kaynasın diIIer
EIIer ne derse desinIer
O diIIerini yesinIer